Demokratik Prens
Modern siyasal düşünce açısından iktidar ile meşruiyet arasındaki ilişkinin yeniden tarifi konusu, tarih boyunca hep kriz anlarında gündeme gelen bir tartışma. Bu bağlamda “Demokratik Prens”, bir siyasal figürün dönüşümünü anlatırken aynı zamanda egemenlik, temsil, meşruiyet ve özgürlük kavramlarının radikal bir yeniden inşasını da teklif eder. Kitap, tarihsel monarşik yapının içinden doğan “prens” arketipini, demokratik imgelem içinde sorgulayan ve dönüştüren kuramsal bir çabadır.
İktidarın simgesel merkezinde konumlanan “prens” figürü, burada alışıldık otoriter kodlardan sıyrılarak halkçı bir pozisyona evrilir. Bu dönüşüm, hem kişisel bir değişimi hem de sistemik ve yapısal bir eleştiriyi ifade eder. O yüzden metin, Machiavelli’den Rousseau’ya, Arendt’ten Foucault’ya kadar uzanan düşünsel bir soyağacıyla diyalog hâlindedir. “Demokratik Prens”, iktidarı doğrudan halkın hakikat deneyimiyle ilişkilendiren bir anlayışla, iktidar biçimlerinin etiğini ve epistemolojisini yeniden sorgular.
Kitap, bir siyasal düşünüş olmanın ötesinde, etik bir pozisyon, devrimci bir bilinç ve özgürlükçü bir hakikat rejimi önerisidir. Mevcut otoriter ve merkeziyetçi eğilimlerin karşısında, halkın doğrudan söz ve irade sahibi olduğu bir siyasal alanın imkânını araştırır. “Demokratik Prens”, günümüz kriz çağında, otoritenin yeniden üretildiği mekanizmaları sorgulayan ve liderliği, ortaklaşma zemininde yeniden tanımlayan, egemenliğe değil dayanışmaya yaslanan yeni bir siyasal öznenin düşünsel arayışıdır.